Gerçekten istersen olur.
Motor sürmeye başladığım günden beri mükemmel kadın motorcu ortamını kurma girişimlerinde bulunuyordum. Bu sebeple Türkiye’ de motor kullanan bir sürü kadınla da etkileşim halindeydim ve bazı kadın motorcu gruplarımız vardı. Mayıs’ın ortalarında bu gruplardan TMF tarafından Yamaha R25 Kadınlar Kupası düzenleneceğiyle alakalı mesajlar gelmeye başladı ve arkadaşlarım benimde katılmam için destekçi olmaya başladılar. Bende en kısa zamanda kupanın düzenlenmesinde öncü olan İlayda Yılmaz ve Pınar Tüfekçioğlu ile iletişime geçtim.

Yarış İzmir Ülkü Pistinde “Blucru” olarak düzenleniyordu; Belli sayıda stok R25′ ler arasında seçme yapılacak, en hızlı olan kişiler motorların kirasını ödeme şartıyla yarışlara katılmaya hak kazanacak. Tabi ki motor sayısından daha fazla katılımcı vardı fakat etkinliğin ana sebeplerinden biri motor sporlarına kadın motorcu kazandırmak olduğu için R25 sahiplerinin stok olma şartıyla kendi motoruyla katılabilmesine karar verildi. İlayda ile yaptığımız uzun telefon konuşmalarından sonra bende kendi motorumla yarışmaya karar verdim.
Motorumla, Baretta’yla aramdaki bağ çok güçlü olduğu için hayalimi gerçekleştirme fırsatım varsa onunda yanımda olması gerekiyordu. Aynı zamanda R25 sahibi olmama rağmen Blucru’da yarışmak diğer kızların önüne taş koymak gibi hissettirdi. Ne kadar ulaşım özgürlüğümden vazgeçmiş olsam ve bu kararım sezonun devamında bana farklı ağırlıklar getirmiş olsa da kararımdan pişman değilim.
Vakit çok kısıtlıydı. Ne kadar stok yarışılacak olsa bile sokakta sürdüğün bir motorla piste çıkmana izin verilmiyordu. Üzerinde benim deyimimle ” boş ağırlık ” olan; far, stop, sinyaller, aynalar, plaka vb. sökülüyor ve motora piste uygun fiberglas grenaj giydiriliyordu. Tamirhane geçmişi olan bir insan olsam bile motora dokunmak ve arabaya dokunmak bana çok farklı geldiği için motora başladığımdan beri yanımda olan Performans Motors’ u aradım. Sonraki iki günü dükkanda geçirdik. Yaklaşık 12 kişiydik, herkes Baretta ile uğraşıyordu. Bir an önce lisans çıkarttım, nakliye işlerini hallettim ve Perşembe sabahı İzmir’deydim.
Piste vardığımda kendimi başka bir boyutta gibi hissettiğimi hatırlıyorum. O sırada antreman yapan insanlar vardı. Görüntü ve sesler yüzünden bir süre kendime gelemedim. Arkadaşlarım, pistin en meşhur virajlarından biri olan “Egem virajı” nı gören kafedelerdi. Onların yanına gittim ama beynim o sırada onlara odaklanamadı bile. Rakibim, aynı zamanda yoldaşım olacak herkesle yüz yüze tanıştım ve bütün günü pisti izleyerek geçirdim.

Sonraki gün antrenman için piste çıkmamıza izin verildi. Üzerimdeki hiçbir ekipman bana ait değildi. Yakın dostum Elif’ in deri eldivenleri, Orhan Abimin kaskı, sonradan tanışıp çok iyi dost olduğum Furkan Eryılmaz’ ın eski tulum ve botuyla ilk defa piste çıktım.
Ne kadar mutlu olsam bile kendi üzerimde kurduğum bir baskı vardı. Performans Motors, yani Serkan Abim ve Orhan Abim beni buraya getirebilmek için ciddi fedakarlıklar yapmıştı ve onları mutlu edebilmek istiyordum. Hedefim 1. olmak değildi, pist üzerinde bir hakimiyet kurmak, güzel bir süre yapmaktı. Ama piste çıktığımda hiç öyle değildi. Hızlı olsam, motoru yatırsam bile pozisyonum doğru değildi ve farkındaydım. Elimden bir şey gelmiyordu. Önümdeki kişilere aşırı odaklanıyordum. Geçip gidebilecek olsam bile çarpışma korkusuyla hiçbir şey yapamıyordum. Antreman bittiğinde İlayda moralimin bozuk olduğunu fark edip yanıma geldi. Kendimi bu kadar kasmamamı söyledi ki haklıydı ama bendeki jeton biraz geç düştü.

Cumartesi günü sıralama günüydü ve ben hala çok gergindim. Sürüşüm bir önceki gün ile aynıydı. Herkes başka bir şey söylüyordu ve hepsi birbirinden farklıydı. Hiçbir şey bilmeyen biri için çok kaotik bir durum. Aynı zamanda arkadaş/rakip olan ekibimizde pist içi sebeplerin pist dışına yansımasından ötürü gerginlikler olmaya başlamıştı.
İşler kötüye gittiğinde Baretta’ ya odaklanırım. O yüzden benim için iyi oldu sanırım çünkü o günün kalanında olaylardan ve düşüncelerimden kopup sadece sürüşüme, o anki hislerime odaklandım. Sıralama sonucu 15 kişi arasında 9. oldum.

Yarış günü 9. sırada kalkıyordum. Önceki günlerde önümdeki insanlardan ötürü geçiş ve süre yapamamaktan şikayetçi olduğumdan dolayı biraz çekiniyordum ama o beş kırmızı ışık yanıp söndükten sonra nasıl olduysa bütün korkularım yok oldu ve sokaktaki agresifliğim piste yansıdı. Kimseyi sıkıştırmaya korkmadım. Kalkışım beklediğim gibi değildi fakat günün sonunda 1.30 süreyle 6. olmayı başarmıştım.

Şuan bakınca 1.30 gerçekten komik geliyor ama piste ilk defa çıkan biri için güzel bir süre. Tabi ki benim standartlarıma göre çok daha iyi olmalıydı. Bu sebeple bir an önce herkesin övdüğü Uşak pistine gidip antrenman yapmaya karar verdim.

Günün sonunda TMF tarafından düzenlenen, Anlaş sponsorluğunda, Dadaş Motor ve Türkiye’ mizin değerli sporcusu Kenan Sofuoğlu desteğiyle düzenlenmiş ilk Kadınlar Kupasında var oldum. Avrupa’ da Türkiye’ yi temsil eden, ayrıca manevi olarak benim için çok değerli olan İlayda Yağmur Yılmaz’ la da rakip, dost olmuş bulundum. Baretta ile piste çıkma hayalimi gerçekleştirdim.
Uzak ve imkansız gözüken bir şey, bir anda yakın ve mümkün olabilir.
Tolstoy
4 gün boyunca yeni arkadaşlar edindim. Bunlardan ikisi Duru Aybüke ve Irmak Yıldırım. Hayatımda kalıcı bir yere sahip oldular. Aybüke aynı zamanda rakibim. Beraber yarışmak ve antrenman yapmaktan en keyif aldığım kişilerden biri. Rakibim ve dostum olan diğer kişiler Merve Okudan, Zeynep Parmaksız, Gizem Gün, Sena Işık, Pınar Tüfekçioğlu, Gözde Güney, İrem Karaatlı, Gülşah Ulusoy, Sahra Su Önkaya, Aleyna Aslan, ve Melisa Erçelik. Kısacası neredeyse tüm rakiplerim. Yarışmaktan bu kadar keyif almamın en büyük sebebi rakiplerim, rekabeti sağlayan onlar. Pist içi ve pist dışı olarak hayatlarımızı ikiye ayırdık. Zeynep Parmaksız en yakın rakiplerimden biri olmasına rağmen kupamı kaldırırken en çok alkışlayan kişiydi. Merve Okudan çoğu zaman kendi problemlerini bir kenara koyup beni dinleyen ve rahatlatan, Gözde Güney’ se antrenman ortağım olan kişiydi. Gizem Gün çoğu zaman pozitif enerjisiyle beni motive edip gazladı ve Sena Işık bütün sene sorularıyla gelip benimde daha çok düşünmemi sağladı. Tabi ki rekabet problem getirebilir fakat hepimiz bir hayalin ortağıyız ve bu hayali gerçekleştirmek için ciddi fedakarlıklar ve çaba sarf ediyoruz. Bu da bizi çok güçlü kadınlar yapıyor. O nedenle baş edemeyeceğimiz pek bir şey olduğunu düşünmüyorum, yeter ki isteyelim.